Karadeniz ile İç Anadolu’nun kesişiminde saklı bir hazine olan Tokat, binlerce yıllık tarihi dokusu ve eşsiz doğasıyla keşfedilmeyi bekliyor. İşte bu kadim şehirde mutlaka görülmesi gereken noktalar:
Asırlara Direnen Kale: Tokat Kalesi’nden Muhteşem Manzara
Roma dönemine uzanan Tokat Kalesi, şehrin simgesi olarak 600 metre yükseklikte göz kırpıyor. Surları arasında yürürken Selçuklu ve Osmanlı izlerini takip edebilir, kentin panoramik manzarasını fotoğraflayabilirsiniz.
Doğanın Şaheseri: Dünyaca Ünlü Ballıca Mağarası
UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ndeki Ballıca Mağarası, 8 farklı galerisi ve 680 metrelik yürüyüş parkuruyla büyülüyor. Özel mikro klimasıyla astım hastalarına iyi geldiği belirtilen mağara, sarkıtlarıyla adeta bir yeraltı sarayı.
Osmanlı’nın İzinde: Latifoğlu Konağı’nda Tarihe Dokunun
19. yüzyıldan kalma bu etnografya müzesi, Tokat’ın geleneksel yaşamını gözler önüne seriyor. El işlemeleri, ahşap oymalar ve antika eşyalarla dolu 18 odalı konak, zamanda yolculuk vaat ediyor.
Antik Roma’dan Kalma Şifa: Sulusaray Kaplıcaları
Sebastapolis Antik Kenti’nin yanı başındaki kaplıcalar, 45°C sıcaklığıyla romatizmadan cilt hastalıklarına doğal şifa sunuyor. Tarihi hamam kalıntılarında keyif yaparken antik dönemin izlerini keşfedin.
Lezzet Rotası: Tokat Kebabı ve Cevizli Çörek
Yöresel baharatlarla marine edilmiş etin taş fırında piştiği Tokat Kebabı, mutlaka tadılmalı. Atölyelerde üretilen yazmacılık ürünlerini inceledikten sonra, cevizli Tokat çöreğiyle günü tatlandırabilirsiniz.
Tarihin Sessiz Tanığı: Zile Kalesi ve Sezar Efsanesi
“Geldim, Gördüm, Yendim” yazıtlı Zile Kalesi, Roma İmparatoru Jül Sezar’ın zaferinin simgesi. Antik tiyatro ve su sarnıçlarıyla dikkat çeken bölge, tarih meraklıları için vazgeçilmez.
Tokat, her sokağında farklı bir medeniyetin izini taşıyor. Bu gizemli şehri keşfetmek için en az iki gün ayırmanızı öneririz!
Bir yanıt yazın